İsrailin Filistinlilere uyguladığı katliamdan sonra siyonist ne demek sorusu merak konusu oldu. Peki siyonizm nedir? ne zaman kuruldu? kurucusu kimdir? Hepsi haberimizde…
Özel İçerik
İsrailin Filistin’e yaptığı saldırılarca binlerce Filistin’li hayatını kaybetti. Gazze’ye yönelik uygulanan bu katliamın ardından Siyonizm düşüncesi tekrar gündem oldu. Peki, nedir bu Siyonizm? Kim kurdu ve ne zaman kuruldu? Tüm detaylarıyla sizin için araştırdık…
Siyonizm nedir?
Siyonizm; Filistin’de bir yahudi devleti kurma amacıyla ortaya çıkan siyasî hareketin adınır.
Siyon, Ahd-i Atîk’te Kral Dâvûd tarafından fethedilip krallığın merkezi yapılan Kudüs şehri için kullanılmış bir isimdir. Zamanla kapsamı bütün İsrail topraklarını ifade edecek şekilde genişlemiştir.
Siyon kelimesine dayanan siyonizm ise yahudi halkının “tarihî yurtlarına dönüşü” mânasında Filistin’de yahudi devleti kurmayı hedefleyen siyasî hareketi belirtir.
XIX. yüzyıl sonlarında Doğu Avrupa yahudileri içinde ortaya çıkan, ardından bütün dünya yahudileri arasında yayılan siyonizmin siyasî, sosyalist, kültürel, revizyonist ve dinî-mesîhî olmak üzere çeşitli açılımları ortaya çıkmış, aynı zamanda karşıtları arasında günümüze kadar uzanan süreçte antisiyonist, a-siyonist ve postsiyonist diye isimlendirilen gruplaşmalar doğmuştur.
Siyonizm hareketinin doğuş süreci
Batı Avrupa’da Fransız İhtilâli sonrasında farklı dinden olanların yasa önünde eşitliği fikri yayılmaya başlayınca bu coğrafyadaki yahudiler siyasî-idarî-kültürel haklar elde ederek bulundukları toplumlara entegre oldular. Doğu Avrupa’da ve özellikle Çarlık Rusyası’ndaki yahudiler içinse gerek devlet temelli baskılar gerekse hıristiyan toplum temelli çatışmalar artış gösterdi; bu sebeple bölgedeki yahudilerde tarihteki ilk temelli göç düşüncesi ve teşkilâtlanması filizlendi. Bu bağlamda ortaya çıkan Hovevei (Hibbat) Siyon (siyon severler) adlı grup, artan Rus baskısı karşısında yahudilerin Filistin’e göç edip yerleşmesi fikrini seslendirmekle kalmayıp siyonizmin doğuşundan önce Filistin’e ilk önemli yahudi göçünü gerçekleştirerek dalgalar halinde devam edecek olan sistemli göç (aliyah) için örnek oluşturdu. Bu dönemde yahudiler arasında ağırlıklı göç hareketi Batı’ya ve Amerika’ya yönelse de siyon severler hareketinin siyasî siyonizmin doğuşuna öncülük etmedeki rolü önemlidir.
Siyonizmin kurucusu kimdir?
Sistemli bir siyasî hareket olarak siyonizmin kurucusu bilinen Theodor Herzl’in tarih sahnesine çıktığı 1890’larda Avrupa’da ve diğer yerlerde Hibbat Siyon hızla şubeler açarak yahudiler arasında yayıldı; hareketin Avusturyalı önderlerinden Nathan Birnbaum ilk defa siyonizm terimini ortaya attı. Dolayısıyla Herzl, siyonizmin teorisini kurup teşkilâtlandırırken kendi hareketini üzerine kuracağı bir öncü hareketi ve belli ölçüde siyasî bilinçlenmeye ulaşmış bir kitleyi hazır buldu.
Theodor Herzl’in Der Judenstaat (1896) isimli kitabını yazma sebebi nedir?
Herzl’i yahudi davasına eğilmeye ve yahudilere ait bir devlet fikrini işlediği Der Judenstaat (1896) isimli kitabını yazmaya sevkeden olay Paris’te tanınmış bir gazetenin muhabiri sıfatıyla izlediği, bir yahudi yüzbaşının casusluk suçlamasıyla yargılanıp mahkûm edildiği Dreyfuss Davası’dır. Bu davada o günlerin Avrupa’sında gittikçe yayılan yahudi aleyhtarlığını gözlemleyen Herzl, yahudilerin genellikle dışlanmış azınlıklar olarak yaşadıkları ülkelerin toplumlarıyla kaynaşamayacağı düşüncesinden hareketle söz konusu kitabını kaleme aldı. Kitap, yahudiler arasında farklı tepkilerle karşılansa da çok geçmeden yahudilerin başta Avrupa olmak üzere diyasporadan “kutsal topraklar”a dönüşü ve Filistin’de bir yahudi yurdu kurma hedefiyle kurumsallaşacak olan siyonist hareket için bir işaret taşı oldu.
9 Ağustos 1897’de Basel’de ilk Dünya Siyonist Kongresi
Söz konusu kurumsallaşma kapsamında Dünya Siyonist Teşkilâtı, Herzl’in çabaları ve önderliğinde 29 Ağustos 1897’de Basel’de toplanan ilk Dünya Siyonist Kongresi ile kuruldu. Tartışmalar sonunda kararlaştırılan Basel Programı hareketin resmî çerçevesini şöyle çizdi: Siyonizm, yahudi halkı için Filistin’de kamu hukukunun güvencesi altında bir yurt kurulmasını amaçlamaktadır. Bunun için kongre Filistin’de yahudi çiftçi, esnaf ve tüccarının anlamlı bir şekilde yerleştirilmesine, her ülkenin yöresel yasalarına uygun biçimde Mûsevîler’in birleştirilmesi ve örgütlenmesine, yahudi ulusal duygularının ve bilincinin kuvvetlendirilmesine, siyonizmin amacına erişebilme yolunda ilgili hükümetlerin onayını almak için hazırlık çalışmalarına girişilmesine karar vermiştir (Öke, s. 38). Herzl’in hâtıratında bu kongreyle ilgili söyledikleri önemlidir: “Ben Basel’de yahudi devletini tesis ettim. Bunu bugün yüksek sesle söylesem bütün dünyada bir kahkaha tûfanı kopar. Fakat bundan beş sene, belki elli sene sonra muhakkak herkes bunun böyle olduğunu anlayacaktır” (Vital, The Origins of Zionism, s. 396). Dünya Siyonist Teşkilâtı, kapsayıcı kurumsal yapısı ve düzenli kongreleri yoluyla, programını çizdiği siyonist hareketi özgün hedefine götürecek olan Filistin’e sürekli göçü düzenleme ve siyasî, iktisadî, yerleşimci faaliyetleri yürütme yolunda en temel organ olma niteliğini o günden itibaren korudu.
Aliyah ne demektir?
Siyonizmin Filistin’de bir yahudi yurdu oluşturma hedefi, Filistin’de yerleşik Arap nüfusu bulunduğundan “aliyah”ya siyonizmin çeki taşı niteliği kazandırdı. Kelime anlamı “yükselme” olan aliyah, din etkisiyle geçici göçlerden farklı biçimde yahudilerin yurtsuz ve dağınık yaşadıkları yerlerden ata yurtları olan Filistin topraklarına (Eretz Yisrael) siyasî bilinçle ve kalıcı olarak yerleşmek üzere göç etmesidir.
Filistin’e Yahudi Göçü ne zaman başlamıştır?
1880’lerden II. Dünya Savaşı sonuna kadar süren beş ayrı göç dalgasından bahsedilebilir.
Buna göre 1882-1903 yılları arasında ağırlıklı olarak Rusya, Romanya ve Galiçya’dan 20-30.000 kişi, 1904-1914 arasında çoğunlukla Rusya’dan 35-40.000 kişi, 1919-1923 arasında Rusya, Polonya ve Romanya’dan aralarında İsrail’in gelecekteki siyasî önderlerinin de bulunduğu 35.000 kişi, 1924-1931 arasında özellikle Polonya’dan 88.000 kişi, 1932-1938 arasında Nazizm’in yükselişiyle bilhassa Orta Avrupa’dan 215.000 kişi göç etti.
Filistin’e sistemli siyonist göç ve yerleşimi gerçekleştirmek üzere siyonist teşkilâta paralel bir dizi başka kuruluş hayata geçirildi.
Basel’de toplanan (1898) ikinci kongre Yahudi Sömürge Emniyet Sandığı Şirketi’ni kurdu, aynı yıl Kolonileştirme Komisyonu faaliyete geçti.
1901’de siyonist devlet hedefine giden yolda önemli rol oynayacak Yahudi Millî Fonu oluşturuldu ve o tarihten itibaren temel maksadı yahudi halkının inkâr edilemez mülkiyeti şeklinde daima elinde tutmak üzere toprak kazanımı oldu (Collier’s Encyclopedia, XIII, 331-332).
1920’ye gelindiğinde fonun yan unsuru olarak Filistin Toprak Geliştirme Şirketi tesis edildi. Bu tür kurumsal çabalarla yahudi halkı adına sistemli toprak edinimi devletin oluşumuna kadar aralıksız devam etti.
II. Abdülhami’in siyonistlere karşı tutumu ne olmuştur?
Siyonizm tarih sahnesine çıkarken Filistin bir Osmanlı toprağı idi ve Osmanlılar burayı aldığından bu yana yahudi varlığını tanıdı, zaman zaman göçlerine izin verdi. Osmanlı tâbiyetinde bulunan Filistin’deki bu küçük yahudi topluluğu (Yişuv), yerleşik ve yerli toplumla kaynaşmış Sefarad yahudileriyle daha sonra izin verilen göçlerle gelen Eşkenaz yahudilerinden oluşan ve pek azı ticaretle, çoğunluğu dünya yahudilerinin gelenekleşmiş bağışlarıyla geçinen bir topluluktu. Fakat siyonizm ve onunla bağlantılı gelişen aliyah hareketiyle birlikte Filistin’e göç eden yahudilerin karakteri değişti; bunlar dinî olmaktan ziyade siyasî sâikle bir yahudi yurduna giden yolda kalıcı nitelikte buraya yerleştiler. Bu noktada Roger Garaudy’nin yaptığı ayırım önemlidir. Garaudy, daha önceki yahudilerin tamamen mesîh inancı doğrultusunda mânevî bir hayat yaşama amacıyla Filistin’e yerleşmiş olmalarını dinî (mânevî) siyonizm olarak tanımlamakta, bunun Herzl ile başlayan ve Filistin’de kalıcı bir yahudi devletini hedefleyen siyasî siyonizmden ayırt edilmesi gerektiğini öne sürmektedir (The Case of Israel, s. 6-7).
Bu siyasî hareket doğduğunda Filistin’in Osmanlı yönetiminde bulunuşu, siyonistlerin diplomatik çabalarını öncelikle Osmanlılar üzerinde yoğunlaştırmasını gerektirdi.
Giriştikleri müzakerelerle önce belirli bir meblağ karşılığında Filistin’i satın almayı, daha sonra Osmanlı borçlarının konsolidasyonunu üstlenmeyi önerdiler.
Siyonistler bu iki teklifle Herzl önderliğinde iki defa II. Abdülhamid nezdinde girişimde bulundular. Fakat sultanın politikası, zulümden kaçan yahudilere Filistin dışındaki Osmanlı topraklarında yerleşme izni vermekle birlikte Filistin’de yahudi yurdu tasarısına (yahudilerin toprak satın almasını yasaklama, hac maksadıyla Kudüs’ü ziyaret edeceklere “kırmızı tezkere” ismiyle geçici izin verme gibi uygulamalarla) geçit vermedi.
Filistin’de Yahudilerin toprak satın alımı ne zaman başlamıştır?
Filistin’de yahudilerin iskânı için toprak alımına yönelik benzer bir teklif İngiliz kolonileştirme projesine dayalı olarak İngiliz hıristiyan diplomatı Laurence Oliphant tarafından 1879’da sultana sunuldu ve yine reddedildi (Buzpınar, sy. 30 [1994], s. 59-61). Bununla beraber 1908 Meşrutiyeti başlarda yahudilere bir ümit verdi. İttihat ve Terakkî iktidarı yeni bir hürriyet anlayışıyla önceleri olumlu bir yaklaşım içine girdi.
Kırmızı tezkere kaldırıldığı gibi Filistin’de toprak satın alımı serbest bırakıldı.
Fakat özellikle Otuzbir Mart Vak‘ası’ndan sonra azınlıkların bağımsızlık ve ayrılma yönünde faaliyetlerini arttırması ve siyonist çabaların Filistin’de kolonileştirme yönünde planlı bir şekilde sürmesi imparatorluğun bütünlüğü noktasında İttihatçılar’ı uyandırdı ve yeniden çeşitli kısıtlamalar yürürlüğe kondu. Bu merkezî politikaya rağmen ikinci ve siyonist hareket açısından daha önemli aliyah tam da bu dönemlerde gerçekleşti. Devlete giden yolda daha hazırlıklı ve sistemli çalışan bu grup, Arap nüfusla her türlü temastan uzak ve tamamıyla yahudi emeğine dayanarak, ekonomi ve tarım alanında kurumlaşmalar oluşturdu. Bu göçler sonucunda özellikle Hayfa’dan Gazze’ye uzanan kıyı bölgesinde toprağa sistemli biçimde yerleşildi.